Özür dileriz Gençler! Sizi sınavla büyüttük.Eğitim hayatımızın her kademesinin ardı sınav.Ailelerde sınava tabi.
Sevdiği mesleği değil atanabileceği ve ailesinin istediği bölümü seçmek zorunda kalıyor. Bu yetiyor mu yetmez.
Ailelerde sıkıntı içinde.
Aileler çocuklarını okutmak için bazen tarlasını bazen ineğini bazen ziynet eşyasını satmak zorunda kalıyor. Yıllarca çocuğu mezun olsun atansın diye her şartı zorlayan ailelerin hayali ”çocuğum atansın”
Ama arada geçen kaybolan gençlerimizin yılları.
Eğitim uygulamaları yüzünden işini severek yapan kişi sayısı her geçen gün azalıyor.
Odaklanan tek nokta aman atanayım
Ya Genç Arkadaşlarımız.
Ailesinin zor şartlarda okuttuğunu bilen genç kesim bu psikolojik baskı altında kendi dünyasına kapanıyor. Üniversite yılları sosyal hayata tam adapte olmadan Kpss telaşı içine girmeye başlıyor.
Mezun olduktan sonra Kpss sınavı süreci başlıyor.Kpss sınavını atlattıktan sonra atama telaşı..
Atama olacak mı ? Atama sayısı ? Alan bazlı kontenjan? Atanacak mıyım?
Ataması olmadı mı seneye tekrar döngü devam ediyor.
Özür Dileriz Genç Kardeşlerimiz!
Hayata dilediği gibi bakamayan umutsuz genç bir ordu oldu.
Gençlerimizin hayatında yıllarından çaldık.
Sınav uygulaması sosyal hayattan uzak içine kapanık nesil yetişmeye başladı.
Halbuki ÖSYM ve Milli Eğitim Bakanlığı ilk günden koordineli şekilde çalışsa bu durum yaşanmaya bilirdi.
Üniversitede yer alan bölümlere öğrenci alımı ihtiyaç kadar olmalı. Bu şekilde atama yığılması olmazdı.
Kısa süreli plan değil uzun vadeli planlama yapılırsa mezun sayısı kadar atama olabilirdi.
Sınavlara heba ettik gençleri!